çok değil iki ay önce cıvıl cıvıl olan kadını öyle görmemek için hastahaneye gitmeyi ertelemiştim. sanki beni görmese ... sanki görmese ölüme kendini hazırlamayacakmış gibi... çocukça bir düşünce... batıl bir inanç...aptalca bir duygu.. görünce bana son bir veda etmesini istemiyordum belki de.. ama hasta yatağından beni sorunca, dayanamayıp ertesi gün sabahtan soluğu sanki tüm memleketin insanlarının doldurduğu devletimin hastahanesine attım kendimi...
''nerelerdesin?'' diye sormadı bile. nedenini ikimizde çok iyi biliyorduk. sadece var gücüyle bastırmaya çalıştı...''bugün daha iyiyim, hiç ölüme bu kadar yakın hissetmemiştim kendimi. ve doktorun bana hayal kur dediğinde hiç hayalimin olmadığını anladım. nefesim bitiyor. ne düşüneceğimi bilmiyorum. San Francisco resimlerimi gördün mü? tek hayalimdi, orada kırkıma basmak. yaşandı ve bitti. başka da hayalim yok. bittim...annemin üzülmeyeceğini bilsem, hiç tedavi istemeyeceğim.''
ben susturmaya çalıştıkça, içindeki en son nefese kadar aklındakileri kusuyordu...hayatımı, işleri sormayı ihmal etmeden ''uzun sürmemesi için dua ediyorum.''